çocuk bakımı,bebek bakımı,bebeklerde beslenme,çocuklarda kış hastalıkları,cocuklarda ve bebeklerde ateş,çocuk gelişim aşamaları,çin takvimi,hamilelikte beslenme,süt ve önemi,gebelik gelişim aşamaları,çocuklarda korku,çocuklarda resim yapma gelişim aşamaları,aşı takvimi

23 Eylül 2008 Salı

çocuklarda orta kulak iltihabı otit media

küçük yaşta çocuğu olan aileler için orta kulak iltihabı ( tıbbi adıyla otit ) ne yazık ki, çok bildiktirKüçük çocukları en sık doktora getiren enfeksiyon sebeplerinden biri orta kulak
Ani ağlamalar, şiddetli kulak ağrısıyla aileyi de çocuğu da üzen bir tablodurÇocuklarda, özellikle 6 ay- 2 yaş arası, başka bir risk faktörü olmasa da anotomik olarak östaki tüpleri (genizden orta kulağa uzanan tüp), erişkindekine göre dahasa ve yatay olduğu için, burun veya boğazdaki mikroplar kolayca orta kulağa kadar ilerleyebilmektedirAyrıca bağışıklık sistemi henüz yeni gelişmekte olduğundan sık sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirler, bu da orta kulak enfeksiyonuna zemin hazırlar.
Sigara dumanına maruz kalmak
Yatar pozisyonda biberonla beslenmek
Yuva, kreş gibi kalabalık ortamlarda bulunmak
Allerjik bünye- özellikle inek sütü, ev tozu allerjileri başlıका rஇஸக் faktöர்லேரி
Derdini anlatabilen yaşta bir çocuksa, zaten kulak ağrısını tarif edecektir. Özellikle gece, yatınca artan veya aniden uykudan uyandıran bir ağrı görülebilir. belirtileri
Daha küçük çocuklarda ise, huzursuzluk, ağlama, uyuyamama kulak ağrısına işaret edebilir. Kulakla oynama, kulağı çekiştirme bebeklerde her zaman kulak iltihabı demek değildir. Çoğu bebek bunurf meraktan veya diş çıkarırken yapar. Gerçekten iltihap olduğunda ise, çoğu zaman kulağı ellemeyecek veya elletmek istemeyecektir.
Ateş görülebilir.
Kusma, ishal görülebilir.
Bazen kulaktan kanlı veya iltihaplı akıntı görülebilir
  • Anne sütü alan bebeklerin, diğer pek çok enfeksiyon gibi orta kulak iltihabına karşı da korunaklı olduğunu unutmamalı, ilk 6 ay bebeğinizi sadece anne sütüyle beslenmeli
  • Tedavide temel amaç, ağrı kesiciyle çocuğu rahatlatmak ve antibiyotikle enfeksiyonu ortadan kaldırmaktır। Tedavide doktorun önerdiği süre ve doza uymak önemlidir.



14 Haziran 2008 Cumartesi


ÇOCUK RESMİNİN GELİŞİM AŞAMALARI ve yorumları

Çocuklar büyüyüp,olgunlaştıkça resimleri daha ayrıntılı oranlı ve gerçekçi olur. Her yaş dönemi resimlerinin belirgin özellikleri vardır.
1-KARALAMA DÖNEMİ

(1-4)YAŞ ARASI:Çocuklar bu yaşlar arasında gelişi güzel çizimler yaparlar. Resimler daha çok oyun amaçlıdır. Çizgiler,tren rayı vb. dir.

2-ŞEMA ÖNCESİ DÖNEM

(4-7) YAŞ ARASI:Üç yaş çocuğu tipik yuvarlak kafa çizebilir. İnsan çiz değince baş ve ayakları olan insan çizebilirler. Yüz hatlarını belirleyebilir. Dört yaş çocuğu kolları ve bacakları olan çöp adam çizebilirler. Beş yaşındaki çocuğunun yaptığı insan ve evler daha belirgin olmaktadır. Altı yaş çocuğunun yaptığı resimler de artık yavaş yavaş konuda vardır. Resimlerde yer zemini çizgisi mevcuttur. Resimlerde saydamlık da vardır. Örneğin ev çizimlerinde evin içindeki eşyalarında çiziliyor olması gibi.
RENKLERİN ANLAMLARI

(4-7) YAŞ ARASI;Dört beş yaşlarındaki çocuklar genelde renk ayrımı yapmadan resmi boyarlar. Bu yaşlarda ana ve ara renkleri öğrenebilirler. Mutlu resimlerde genelde sarı renk, üzüntülü resimlerde genelde kahverengi renk daha ağırlıktadır. Unutulmamalıdır ki çocuk hangi rengi seviyorsa ,resimlerde ağırlık o renge doğrudur. Resimlerde ağırlık kırmızı renkse iddiacılığı ve saldırganlığı temsil eder. Pembe,sarı,turuncu......gibi sıcak renkleri seçen çocuklar sevecen,uyumlu,işbirlikçi......dir. Siyah,mavi,yeşil,kahverengi gibi soğuk renkleri seçen çocuklar, baskıcı aile ortamında yetişen iddiacı,çekingen,güçlükle kontrol edilen,uyumsuz,gerçek duygularını bastıran .... çocukları temsil edebilir.
3-ŞEMATİK DÖNEM

(7-9) YAŞLAR ARASI:Resimler daha belirgin ve ayrıntılıdır. İlk bakışta resmin ne olduğu kolaylıkla anlaşıla bilinir . Resimler daha gerçekçidir. Resimde mekansal ilişki vardır. Çocuklar yer çizgisi kullanırlar. Yer çizgisi çocuğun kendisi ve çevresiyle olan ilişkinin boyutunu temsil eder. Bu dönemde kuşbakışı resim çizimleri ağırlıktadır.


(9-12)YAŞLAR ARASI:Bu dönemde resimlerde daha ayrıntılı çizimler ve gerçekçi bir yaklaşım görülür. Resim konularında kızlar ve erkekler arasında farklılıklar gözlemlenir. Kız çocukları daha çok bebek resmi,portreler,elbiseler...erkek çocukları ise araba,gemi,uçak...çizerler. Resimleri beğenmeme , aşırı hassasiyet ve kendini ifade güçlüğü görülür.
5-DOĞALCILIK DÖNEMİ

(12-14)YAŞLAR ARASI:Nesneler orantılıdır. Resimler perspektiftir. Yakın çevrede gördüğü objelerin orantılarını,boyutlarını ve derinliklerini çizgileriyle yansıtmaya çalışır. Renkleri ise en iyi şekilde kullanırlar.

ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN RESİMLERİ :

Resimlerde belirgin herhangi bir konu yoktur. Plansızdır. Yaşıtlarının resim özelliklerinden oldukça gerilik gösterir. Resim cılız ve ilkeldir. Çoğunlukla kağıda resim yerine çeşitli karamalar yaparlar. Ayrıntılar bulunmaz .Örneğin insan resmi çiz dediğimizde sadece sınır belirten bir çizgi çizilir.Gözler,ağız,burun vs. çizilmez.Ev çizdiğinde çatısı kapısı,bahçesi başka bir yere çizilir.Çocukta resimleri ters çizme sıklıkla karşılaşılıyorsa öğrenme güçlüğü çekebileceği düşüne bilinir. Örneğin ağaçların ters çizilmesi gibi.
ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN RESİMLERİ:

Üstün kabiliyetli kişi diğer insanlardan farklı düşünebilme davranabilme kabiliyetine sahiptir. Resimlerde dikkati çeken ortak özellikler kısaca, akranlarından üstün bir performans göstermeleri, farklı kavramlar arasında mantıklı ilişkiler kurabilmeleri,gelişmiş hayal gücü ,çizilen figürlerin hareket halinde olabilmesi,renklerin genelde canlı olması kağıdın tamamının kullanılması gibi......

UNUTULMAMALIDIR Kİ Çok güzel resim yapan çocuk zekidir,zeki çocuklar güzel Resim yaparlar DENİLEMEZ.

ÇOCUĞUN PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİ YANSITAN RESİMLER

OKUL FOBİSİ :Resimlerde aile bireyleri ağırlıklı olarak çizilir. Okul ,öğrenci resmi çizmek istemezler.Ev ve evde mutlu çocuk resimleri çizerler.Resimler saydamdır.

GÜVENSİZLİĞİ YANSITAN RESİMLER: Kağıdın tamamı kullanılmaz,boşluklar fazladır. Çizimler yarımdır. Küçük figürler çizme ve kağıdın bir bölümünü kullanma eğilimindedirler. İnsan figürlerinde el ve ayakların çizilmemiş olması güvensizliği ve çevreye uyumda yaşanılan güçlüğü,iletişim eksikliğini,paylaşım azlığını,kendinden başka insanlarla birlikte olmamayı,bencilliği de ifade etmektedir. Güvensiz çocuğun resimlerindeki çizgiler daha çok silik ve kesik kesiktir

.HİPERAKTİF ÇOCUKLARIN RESİMLERİ:Taşkın ve çok renkli resim çizerler.Gerilimli oldukları için genelde karalamayı tercih ederler ve resimleri hep yarım kalır. Çizdiklerinde ise resimleri çok büyük olur.

CİNSEL KİMLİK KARMAŞASI : Anne ve babaya aşırı yaklaşılması, zıt cinsel kimlikte çizimlerde yoğunlaşma, ev resimlerinde yatak odasının çizimi, etek giyen,çocuk emziren baba , ava giden sakal bırakan anne figürlerinin çizilmiş olması bize bazı ipuçları vermektedir.

AİLEDE İLETİŞİM PROBLEMLERİNİN OLDUĞUNU İFADE EDEN RESİMLERAilede iletişim kopukluğu ,aileyi konu alan resimlerde açıkça görülmektedir. Resimde aile üyelerinin birinin veya birkaçının eksikliği.. ,( annenin,babanın,kardeşlerin,aile içinde yaşayan diğer fertlerin hala,amca,dede,ninenin ..... çizilmemiş olması ) Aile fertlerini çizmeyi rededmesi,ebeveyn figürlerinin olmaması parçalanmış aileyi ,sevgi eksikliğini , Anne baba ve çocukların arasına nesnelerin yerleştirilmesi,aile bireylerinin arasına köprü , gökdelen evler ,yol, ırmak ,ağaçların................. çizilmesi, iletişim problemlerinin bir göstergesi olarak kabul edile bilinir.Anne babanın çok büyük çocuğun çok küçük veya anne babadan birinin büyük diğerinin küçük çizilmiş olması ailede baskıyı aile fertleri arasında problemin olduğunu baskıcı ve otoriter tutumu,anne babanın çok abartılı çizimi onlara duyulan hayranlığı da temsil edebilir.Resimde küçük kardeşin anne babanın elinden tutuyor olması ve diğer çocuğun çok uzaklarda çizilmesi veya hiç çizilmemiş olması,sevgi yoksunluğunu ,kardeş kıskançlığını ,kendisini yok saydığını, iç çatışmaların bir göstergesi olabileceği düşüne bilinir.
RESİMLERDE Kİ FİGÜRLERİN ANLAMLARI İNSAN FİGÜRÜNDE Kİ KISIMLARIN ANLAMLARı:

Büyük veya çok küçük kafanın çizilmesi zihinsel aktivite de problemlerin olduğunu,zihinsel geriliği ifade eder.Vücudun organlarının çizilmemesi veya eksik bırakılması endişe duyulan,rahatsızlık hissedilen kısımları yansıtır.Kolların abartılı çizimi aile içi ve çocuğa yönelik şiddeti, Kolların çizilmemesi ise güç ve kuvvetin azlığını,Ağzın büyük veya küçük çizimi dil ve konuşma problemi Ağzın çizilmemesi iletişim problemlerini....Gözlerin büyük çizimi merakı,boş ve anlamsız bakan gözlerin olması görme problemini ve görmeye bağlı öğrenme problemlerini...Burunun abartılı çizimi astım ,bronşit vb. solunum yoluna bağlı problemlerin olduğunu...burunun çizilmemesi güç savaşını,güçsüzlüğü,desteksizliği..Kulakların normalinden farklı ,büyük veya küçük çizimi işitmeye bağlı problemlerin olduğunu....Ellerin çok büyük çizilmesi dayağı ,şiddeti,çalma eylemlerini,çok küçük çizilmesi ise güvensizliği,çevreye uyum güçlüğünü ....Ayakların abartılı çizimi kendine olan güveni,küçük çizilmesi ise güvensizliği ve yardımsızlığı,Cinsel organların çizimi saldırganlığı,aşırı endişeyi ve anne babayı çıplak görmüş olmayı temsil etmektedir.

EV FİGÜRLERİNİN YORUMLANMASI

Ev çocuğun duygusal yaşamının oluştuğu merkezdir. Evin saydam olarak çizilmesi,yaşamı canlılığı , içini göstermeyen duvarların çizilmiş olması ise karamsarlığı,yaşam ifadesinde ki güçlükleri,kendini anlatmakta karşılaşılan zorlukları ifade etmektedir.Evlerdeki bacalardan yükselen kalın dumanlar aile için de yaşanılan kavgaları,çatışmaları ,sürtüşmeleri gösterir.Yüksek binalar ve gökdelenler çocuktaki özlem ve komplekslerin ,gerginliğin yansımasıdır . Ezilme ve başkaldırı vardır.Evlerden çıkan yollar rehberliğe ,yol gösterilmeye duyulan ihtiyaçtır.Resimlerde, insan resimlerinin azlığı veya yokluğu sosyal ilişkilerde kopukluğu belirtir.İnsan figürünün çokluğu ise sosyal ilişkilerde ki gelişmişlik düzeyini belirtir.Çizilen kuş resimleri özgürlüğe duyulan ihtiyaç hasrettirÇizilen ağaçlarda meyve olması verimli olma isteği yeşil yapraklı ağaçlar canlılığı,solmuş yapraklı ağaçlar ve yaprak dökümü ölüm isteğini,ağaç köklerinin olması içgüdüye önem vermesi ve bağımlılık duygularını yansıtır.Resimlerde çok bulut veya koyu renkli bulutların olması çözülemeyen problemleri ifade edmektedir.

ÇOCUK RESİMLERİNİN GENEL OLARAK YORUMLANMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

Çocuğun bize kendisini yansıtması ve olaylar hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmesinde,yalın bir anlatım aracı olan resmim önemi büyüktür.

Resim etkinliğinin aynı zamanda sözsüz dili oluşturması ve bu yolla anlatımın kolay olması, yaşı ve kişilik özellikleri nedeniyle sözlü iletişim kurmakta güçlük çeken çocukları tanımada da önemli bir teşhis aracı olmasını sağlamaktadır.

Çocuk resimlerini yorumlarken ,dikkat etmemiz gereken bazı önemli noktalar bulunmaktadır

.Tek resimden yola çıkarak yapacağımız bir değerlendirme bize hatalı sonuç verebilir.

Çocuğun diğer resimlerinede dikkat etmeli ve toplu bir değerlendirme yapılmalıdır. Resim değerlendirmesine başlamadan önce.....Çocuğun genel tutum ve davranışlarını ,içinde yaşadığı Psikolojik sosyo-kültürel ve ekonomik durum,arkadaşlarıyla kardeşleriyle ilişkileri,okul ve aile içi ilişkileri çocuğun yaşını,cinsiyetini,ailede kaçıncı çocuk olduğunu varsa uyum ve davranış sorununun türünü, ailesinin genel özelliklerini,okul başarısını,çocuk hakkındaki genel izlenim ve görünüm ,diğer önemli özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Resim aynı zamanda öğrenilen bir davranıştır

. Resim çizmede öğretmen faktörü de önemlidir.

Çocuklar resim çizmeyi kendi kendilerine,ailelerinden,öğretmenlerinden veya arkadaşlarından öğrenebilirler.

Konu seçimi yapmadan 'Hadi bakalım bize bir resim çiz' dediğimizde ,çocuk ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda içinde yaşadığı psikolojik duruma ve hayal gücünün de etkisiyle resim çizebilir .Serbest konu verdiğimizde çocuğun çizmiş olduğu resimdeki tema da çok önemli-dir .Unutulmamalıdır ki, resim değerlendirilmesi projektif bir tekniktir.Yorumlar, yorumlayana göre değişkenlik gösterebilir.

ÇİZGİLERİN YORUMU
Büyüklük:Çok büyük ve çok küçük resimler anlamlı olabilir.
Büyük Resimler :Sayfanın tamamını kaplayan çok büyük resimler
Küçük Resimler:Birkaç cm büyüklüğünde ki resimler
-İç kontrol zayıflığı
-hiperaktivite
-Dikkat dağınıklığı
-Saldırganlık
-Ürkek
-Benlik Saygısı düşük
-İçe dönük

Abartılı Çizimler: beden kısımlarının abartılarak büyük veya küçük çizilmesi

Baş
Zihinsel açıdan kendini yetersiz gören çocuklar
Ağız
Konuşma ve dil problemi olan çocuklar
Bağımlı çocuklar
Gözler
Göz bebeği olamadan çizilen resimler görme problemi olan çocuklar
Güvensiz ve şüpheci
Ayaklar
Güven isteği,
Kaygı
Burun
Solunum güçlüğü çeken çocuklar
Kulaklar
İşitme problemi
Kuşkucu,(başkaları tarafından dinlenme )
Cinsel Organlar
Saldırganlık
Dürtü kontrolü zayıf

Eksik ve Unutulan Çizgiler:Bazı beden kısımlarının çizilmemesi veya belirgin olmaması

Eller
Güvensizlik
Çevreye uyumda güçlük
Kollar
Güvensizlik
Güç ve kuvvet azlığı
Bacaklar
Çocuğun kendini desteksiz
Hareketsiz algılaması
Ayaklar
Kendine güvensizlik
Burun
Benlik saygısı düşük
ağız
İlişki kurmakta zorluk

kaynak;www.cocukgelisimi.com sitesi

çin takvimi


- çin takvimine göre cinsiyet belirleme:))))


Bu takvime göre,annenin yaşı ve hamile kaldığınız ayın kesiştiği yer çocuğun cinsiyetini belirliyor. Fala inanma falsız kalma diyenler için.....
Benimkisi doğru çıktı....
(üzerinne tıklarsanız daha net ve büyük açılır)



24 Mayıs 2008 Cumartesi

bebek beslenmesi






Emzirme,



bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en uygun, en doğru beslenme yöntemidir ve anne ile bebeğin sağlığı üzerinde çok özel biyolojik ve duygusal etkilere sahiptir.



Bebekler, dört aylık süre içinde sadece anne sütü ile beslenebilir ve bu onlar için yeterlidir.



Bazı anneler, "çocuk susamıştır" gibi endişelerle, özellikle yaz aylarında su vermek ister. Anne sütü, bebeğin su da dahil her tür gereksinimini karşılamaktadır. Her annenin sütü, kendi bebeğinin gereksinimine göredir. Erken doğmuş bir bebeğin annesinin sütü ile zamanında doğmuş bir bebeğin annesinin sütü de farklıdır. Anne sütü, bebeği enfeksiyondan korur ve büyümesi için gerekli tüm besinleri içerir. Temizdir. Ucuzdur. Hemen hemen tüm kadınlar emzirebilir. Bebeğin emmemesi gereken tıbbi durumlar da vardır.






  1. Anne sütü verilmesinin mümkün olamadığı bazı durumlar vardır. Bunlar arasında:




.Meme başı şekil bozukluğu
.Meme iltihabı
.Bebekte metabolik bozukluk
.Annenin hastalığı (kalp, böbrek yetmezliği, tüberküloz...) yer alır.




Anneler duygusal açıdan emzirmeye hazırsa, sütleri genellikle yetecektir. Bu konuda duyacağınız endişe, sütünüzün azalmasına neden olmaktan başka bir şeye yaramaz. Doğumun hemen arkasından bebekle yakın temas önemlidir. Sık sık emzirerek sütün miktarı artırılabilir. Doğumdan hemen sonraki dönemde, bebeği her istediğinde emzirin. Genellikle bu 2-3 saatte birdir.




4-6 haftalıktan sonra bu süre biraz daha açılabilir. Emzirme sırasında bebeğin doğru tutulması önemlidir. Doğum yaptığınızda, bebeğin tutuluşu ile ilgili olarak hemşirelerden de yardım isteyebilirsiniz. Doğru tutuş meme başı çatlaklarını önleyecek, bebeğin gazının olmamasına yardım edecek ve bebek için daha sağlıklı olacaktır. Bebekler 45 derecelik bir açı ile tutulmalıdır. Meme başı ve etrafındaki kahverengi bölümün tamamının bebeğin ağzında olması önemlidir. Sadece memenin uç kısmının bebeğin ağzında olması yanlıştır.




Emzirmede dikkat edilecek noktalar:
1.Emzirmeden önce ellerinizi yıkayın.
2.Emzirmeden önce meme başının etrafını temiz su ile silebilirsiniz. Karbonatlı su, sabunlu vs. kullanmayın.
3.Bebek ve siz rahat bir pozisyonda olun. Sırtınızı bir yere dayayın.
4.Bebeğin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır. Bebeğin başı kolunuzun iç kısmında olmalı ve aynı kolla bacakları kavranmalıdır. Böylece bebekle göz teması da sağlamış olursunuz.
5.Elinizle göğsünüzü tutun. Kahverengi kısma dokunmayın.
6.Bebeğin ağzının ucuna elinizle veya meme ucunuzla dokunun. Bebek ağzını açınca etrafındaki kahverengi kısımla birlikte meme ucunu bebeğin ağzına yerleştirin.
7.Bebeğinizi, istediği kadar emzirin.
8.Gece emzirmek de hem sütünüzün azalmasını hem de süt birikmesi ile oluşabilecek rahatsızlıkları önler. Bebek de geceleri aç kalmamış olur.
9.Bebekler bazen 5-10 dakika, bazen de yarım saat emebilir. Her emzirmede, her iki memeyi de emzirin. Bir sonraki emzirmede, en son emzirdiğiniz memeden başlayın. Aylık kontrollerde bebeğin yeterli kilo aldığı görülüyorsa, sütünüz yeterli demektir.
10.Memeyi bebeğinizin ağzından çekerken vakumlamasını önlemek için, serçe parmağınızı bebeğin ağzının kenarına sokun ve daha sonra memeyi ağzından çekin.
11.Her beslenmeden sonra bebeğinizin gazını çıkarın. Bunu, bebeği omzunuza dik olarak dayayarak ve yavaşça sırtını sıvazlayarak yapabilirsiniz. Omuzunuza koyacağınız temiz bir örtü ile bebek hem giysinize yaslanmamış olur hem de beslenmeden sonra dışarı çıkabilecek bir miktar besin nedeniyle giysiniz kirlenmemiş olur.
12.Çalışan anneler, sütlerini sağarak sütlerinin azalmasını önleyebilirler. Anne sütü, oda sıcaklığında 8 saat, buzdolabında 2 gün bozulmadan kalabilir. Ancak bebek bir kez saklanan sütü emerse, yarım saat içinde tüketmek gerekir.
13.Meme başında çatlak olursa emzirmeyi kesmemek gerekir. Bebek emdikten sonra bir parça sütü meme ucunda bırakın ve memenize sürün. Emerken çok acı çekiyorsanız, birkaç gün sağın, temiz kapta toplayın ve kaşıkla bebeğe verin. Annelerin de emzirme döneminde dikkat etmeleri gereken durumlar vardır. Bunların en önemlilerinden biri, annenin hamileliği boyunca olduğu gibi, emzirirken de sigara içmemesi gerektiğidir. Aslında bebek bulunan evlerde, başka bir odada dahi olsa, sigara içmek bebeğin sağlığı açısından oldukça zararlıdır. Annenin vücudu hamilelik döneminde ve doğumda bazı kayıplar yaşayacaktır. Bunların takviyesi için, annenin beslenmesine dikkat etmesi çok önemlidir.




Beslenmede dikkat edilecek noktalar kısaca şunlardır:





Emziren anne günde en az iki bardak süt içmeli; yoğurt, peynir gibi süt ürünlerinden tüketmelidir.
Besin ve enerji gereksinimini karşılamak için her öğünde tahıl, et, tavuk, balık, yumurta gibi yiyecekler yemelidir.
Yeterli miktarda meyve ve sebze yemelidir.
Doktorunun da önerisiyle vitamin, mineral içeren takviye ilaçları alabilir.




Emzirmenin mümkün olmadığı durumlarda nelere dikkat etmeliyiz?




Öncelikle unutmamak gerekir ki, bebekler asla inek sütü içmemelidir. İlk bir yıl inek sütünün kullanılmaması gerektiği, artık tüm dünyada bilimsel çevrelerde kabul edilen bir gerçektir ve bebek sağlığı için sakıncalar içerir. Bebek beslenmesi, ilk bir yılda çok daha önemlidir. Bu dönemde beyin gelişiminin %80'i tamamlanırken; vücut yüzeyi 2 kat, vücut ağırlığı da 3 kat artar. İlk bir yılda yanlış ve yertersiz beslenme, ileriye dönük telafisi mümkün olmayan büyüme ve gelişme bozukluklarına neden olabilir. Beslenme sadece bebeğin doymuş olması veya sadece et, sadece muz yemesi, sadece süt içmesi anlamına gelmez.




Doğru beslenme, aynı öğünde tüm ana besin maddelerinin, doğru oranlarda verildiği beslenme şeklidir. Erken dönemde; yani ilk 4-6 ayda anne sütü veya başlangıç biberon mamaları bebeğin besinsel ihtiyaçlarını karşılarken; 4. aydan itibaren, büyüyen bebeğin ihtiyaçları doğrultusunda ek besin takviyesi gerekir.




Bebek beslenme otoritelerinin bilimsel ortak görüşü, anne sütü veya hazır başlangıç mamalarının 4. aydan itibaren büyüme ve gelişme için tek başına yeterli olmadığı ve ek gıdalara yani karma beslenme programına başlanılması gerektiğidir. Bebek için 4-6 aydan sonra anne sütü yeterli olamamaktadır. Ancak bu, annenin bebeği sütten tamamen kesmesi demek değildir. Ancak gün gelecek ve bebeği tamamen sütten kesmek de gerekecektir. Bir yaşını geçen bebeklerin anne sütünden besin sağlaması da pek söz konusu değildir. Uzun süreler biberon kullanma veya emme de diş sağlığı açısından zararlı olabilir. Memeden kesme zamanı geldiğinde, olabildiğince kararlı davranmak gerekir.




Öncelikle memenin yerine yavaş yavaş değişik besinler konulur ve emzirme gittikçe azaltılır. En sona, gece geç vakit emzirmeyi bırakabilirsiniz. Bebeği bu konuda zorlamayın. Bebek için üzülmenize gerek yoktur, birkaç gün içinde unutacaktır. Anne, memeden kesmeyi bebeği terk etmek gibi duygusal bir sorun haline getirmemelidir. Bebeklerle birlikte geçirilebilecek pek çok vakit vardır.




bebegin ek besine geçisi




4. aydan itibaren, bebeğin anne sütü dışında besinlere geçme zamanı gelmiştir. 4. aydan önce bebeklerin büyüme ve gelişmesi için anne sütü ve/veya bebek başlangıç maması tek başına yeterliyken, 4. aydan sonra sadece anne sütü veya hazır mama bebeğin büyüme ve gelişmesi için tek başına yeterli değildir. Bebeğin büyüme ve gelişiminin aynı hızda devam etmesi için, artan protein, enerji, demir, vitamin ve mineral gereksinimleri karşılanmalıdır. Bu nedenle de bebeğin ek gıdalara başlaması ve yeni tatlara alışması gerekir.
Ek Besinlere Erken veya Geç Başlamanın Sakıncaları Ek besinlere geç ve erken başlamanın bebekler için sakıncaları vardır. 4. aydan erken başlanması sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine, allerjiye ve ishale neden olabilirken, 6. aydan geç başlanması büyüme ve gelişme geriliklerine neden olmaktadır.
Ek Besinlere Başlarken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar Öncelikle motivasyonunuzu hiçbir zaman kaybetmeyin. Bebeğinizin farklı tatlara geçişi zaman alacaktır. Bebek, her konuda olduğu gibi, yemek değişikliklerinde de sabrınıza ihtiyaç duyar. Anne sütü ya da hazır devam mamaları, bir süre yine onun temel besini olmaya devam edecektir.




Yeni gıdalara geçişte çok yavaş davranmanız gerektiğini daima aklınızda tutun. Besinler düşük miktarlarda ve tek tek verilmelidir.




Yeni bir besine başlamak istediğinizde, ilk gün sadece bir küçük kaşık verin.




Bir iki gün, başka hiçbir yeni besin vermeyin. Böylelikle, bebeğinizin o besine karşı verdiği tepkiyi direkt olarak gözlemlemiş olacaksınız. Allerji yaptı mı? Vücudu yeni besini kabul etti mi? Eğer vücut yeni besini kabul ederse, o besinin miktarını her gün bir miktar olmak üzere artırabilirsiniz.




Belki bir hafta sonra, ikinci bir besine başlayabilirsiniz. O besin için de aynı kuralları uygulayın. Eğer bir allerji gelişirse, o besini en az iki üç hafta vermeyin. Bebekte döküntü, kızarıklık, kaşıntı, pişik ve ishal meydana gelmesi durumunda, allerji gelişmiş olabilir. Bebek için de yeni olan bu tecrübede, bazı zorluklar yaşanabilir. Örneğin bebek belki de yeni tatları, kaşık gibi yeni aletleri kabul etmek için daha erken olduğunu düşünüyordur. Bunun için bebeğin keyfini yerine getirin. Bebek çok açken, birdenbire kaşıkla yeni bir şey denemesi daha zordur. Karnını birazcık doyurun. Bu işlemin, akşam huzursuzluk zamanında değil, sabah en dinlenmiş olduğu zamanda ya da öğle vakti yapılması işinizi kolaylaştırabilir.




Bebek kucağınızda iken, küçük bir kaşığa koyduğunuz mamayı dudaklarına değdirin; bebek emmeye başlayacaktır. Kaşığı ağzının derinlerine kadar iterseniz öğürme refleksini uyarmış olursunuz. Bundan kaçının. Zamanla her ikiniz de kaşıkla yeme işlemi için daha deneyimli olacaksınız.




Anne sütü ya da devam maması ile biraz beslendikten sonra, öğünün geri kalanını katı gıda veya hazır kaşık mamaları ile tamamlayın. Katı gıda miktarı yavaş yavaş artacağı için, bir öğünde sadece katı gıda ile doyacağı zaman gelecektir. Böylece bebeğiniz, günün bazı öğünlerinde anne sütü almamış olur.




Yeni gıda olarak, evde hazırlayabileceğiniz mamalar, meyve suları ya da hazır bebek kaşık mamaları kullanabilirsiniz. Başlanacak ilk besin, elma gibi meyvelerin suları olabilir. Katı gıdalardan ise, sütlü tahıllı kaşık mamaları başlamak için en uygun besinlerdir.




. Daha sonra, başka tahıllardan (buğday, yulaf, çavdar vs.) yapılmış mamalara başlanır. Sebze çorbalarına da, her seferinde yeni bir sebze ekleyerek ve düşük miktarlarda olmak üzere, bebeği alıştıra alıştıra başlayabilirsiniz. Örneğin pirinç, havuç; daha sonra patates, mercimek gibi. Veya tüm sebze cinslerini içeren Ülker Hero Baby Sebzeli-Buğdaylı Kaşık Maması'nı tercih edebilirsiniz. Beslenme konusundaki bilgisizlik, çok zengin bir ortamda bile kötü beslenmeye neden olur. Örneğin kendi alışkanlıklarımız olan tuz ve şekerle, bebeği en azından bir yaşına kadar tanıştırmanın hiç gereği yoktur.




Siz baharatlı yemekleri seviyor olsanız bile, bebeğiniz için bu hem zararlı hem gereksizdir. Yağlar, sıvı yağ (tercihen zeytinyağı) ağırlıklı olmalı ve çok az kullanılmalıdır. Besinlerin çok pişirilmesi vitamin değerini azaltır.




Yediğimiz gıdalardaki lif ve kepek miktarına da dikkat etmeliyiz. Barsak sağlığı açısından kepekli lifli gıdalar çok iyidir. Ancak fazla lif, mineral emilimini olumsuz etkileyebilir. Genel olarak, beslenme ile ilgili çoğu yanlış uygulama bu dönemde yapılır.




"Bebek onu sevmedi, biraz şeker koyalım" gibi tutumlar, bebeğin yeni tatlara alışmasını güçleştirir. Bebekler, ilk denediğinizde sevmedikleri bir besini birkaç ay sonra zevkle yiyebilir. Ağız tatları değişebilir. Bu yüzden, ısrarcı olmak yerine aralıklarla denemek daha iyidir. Bebeklere zorla yedirmek de doğru bir davranış değildir. Bebek ne kadar yemek istediğini kendi belirleyebilir. Sanılanın aksine, hiçbir bebekte kolay kolay açlıktan meydana gelen sorun yaşanmamıştır.




Anneler sadece biraz sabretmelidir. Eğer doktorunuz çocuğunuzun kilosunun normal olduğunu söylüyorsa, siz ne kadar aksini düşünseniz de çocuğunuz yeterli miktarda yemeği yiyordur. Bebeğiniz şekerli tatları meyvelerden veya bebek için hazırlanmış özel tatlılardan alabilir. Bir yaşına, hatta daha da sonrasına kadar bebeği pasta ve çikolata ile tanıştırmanız doğru değildir. Bebekler için uygun olabilecek yüksek besin değerine sahip ve kontrollü şeker içeren özel tatlı püreleri tercih etmek en doğrusudur. Katı gıdalara geçişte bir diğer konu ise pütür miktarıdır. Gıdayı bebeğe pütürsüz yedirmek yerine, bir miktar pütürlü bırakarak onu alıştırmanız daha iyi olacaktır. İlk önce hafif, küçük pütürlü yedirerek çocuğun buna verdiği tepkiyi değerlendirin ve zamanla pütür miktarını artırın. Böylece büyük lokmalara geçişte daha az sorununuz olacaktır. Ülker Hero Baby Sütlü-Elmalı-Muzlu bebek püresi, yüksek besin değeri ve hoş lezzeti ile, bu geçişi sizin ve bebeğiniz için kolaylaştırabilir. Bebeğinizin zamanla besin gruplarının her birinden yeterli miktarda yiyebilecek şekilde beslenmesine dikkat etmeniz gerekir.
Bu besin grupları şu şekilde sıralanabilir:




1. Karbonhidratlar




2. Proteinler3.




Yağlar




4. Vitamin ve mineraller
Üç yaşın altındaki her çocuk, günde 5-6 öğün yemek yemelidir. Burada yemekten kastedilen, bir öğünde alınacak meyve suyu ve devam sütü gibi sıvı gıdalar da olabilir. Bunun dışında, bir hastalığın ardından duraksayan büyüme ve gelişimini telafi etmek için, çocuğun bir süre fazladan öğüne gereksinimi olabilir.

21 Mayıs 2008 Çarşamba

tuvalet alışkanlıgına başlarken...

Tuvalet alışkanlığı kazanma, çocuğun hayatında önemli bir gelişimsel olaydır. Tuvalet eğitimine çocuğun ve anne-babanın hazır olduğu bir dönemde başlanması çok önemlidir.
Tuvalet alışkanlığı kazandırılmasına 24. ayında başlanabilir.

Tuvalet eğitimine başlayabilmek için;

1.Çocuk yürüyebiliyorsa,
2.Basit emirleri yerine getirebiliyorsa,
3.İsteklerini kelimelerle konuşarak anlatabiliyorsa,
4.Kendi kendine basit giysileri çıkarabiliyorsa,
5.Genellikle gün içinde 2-3 saat kuru kalabiliyorsa, tuvalet eğitimine hazır olduğu düşünülebilir.
6.Çocuk hasta ise, kabızlık problemi varsa, yaşamında önemli bir değişiklik varsa (yeni bakıcı, 7.yeni kardeş, taşınma, ölüm vb.) anne kendisini gergin, sinirli hissediyorsa, yeterli zaman ayıramayacağını düşünüyorsa tuvalet eğitimine başlamak için uygun zaman beklenmelidir.

Çocuğa tuvalet alışkanlığı kazandırılırken anne-babanın yapabilecekleri;

..Tuvalet alışkanlığı kazandırılmaya başlamadan önce, anne-babanın bir planı olmalıdır.
..Eğitime ne zaman, nasıl başlanacağı, ne gibi malzemelerin gerekli olduğu vb. konular önceden belirlemelidir,
..Tuvalet alışkanlığı kazandırmak ilgi ve zaman gerektirdiği için, anne ve babanın sabırlı olmaları çok önemlidir,
..Her çocuk tuvalet eğitimi sürecinde ara sıra altına kaçırabilir. Bu durumda çocuğa kızılmamalı, ayıplanmamalı, cezalandırılmamalıdır. Kaslarını kullanmayı öğrenirken kaçırmalar olağandır ve biraz zaman alabilir,
..Tuvalet eğitiminin her aşamasında çocukla konuşularak, çocuğu cesaretlendirmek gerekir,
..Tuvalet eğitiminin her olumlu aşamasında çocuk övülmeli ve takdir edilmelidir,
..Tuvalet eğitiminde geri dönüşler olabilir. Anne-baba başarısız tuvalet eğitimini otoritelerine direkt bir saldırı olarak yorumlamamalıdırlar,
..Çocuk tuvaletini yaptığında kakasından ve çişinden nefret etmesine neden olabilecek (ay ne pis, koktu vb.) sözler söylenmemelidir,
..Çocuğun tuvalet eğitimindeki başarısı veya başarısızlığı, hiçbir zaman çocuğun zekasıyla eşdeğer tutulmamalıdır.

Tuvalet eğitimi süreci;

..Başlangıçta çocuğun anne-baba ile birlikte tuvalette bulunmasına, sifonu çekerek, oynamasına izin verilmelidir,
..Oyun oynadığı alana oturak konularak incelemesine ve oturağın kendine ait olduğunu anlamasına yardım edilmelidir,
..Çocuğun günde bir kez giyinik olarak oturağa oturması sağlanmalıdır,
..Daha sonra çocuğun giysilerini çıkartarak oturağa oturması sağlanmalıdır. Bu aşamalarda korkuları varsa, oturağa oturmak istemiyorsa, kesinlikle zorlanmamalı, hazır olduğu zaman oturması beklenmelidir,
..Bu dönemde çocuğa bol, kolay çıkartılabilen giysiler giydirilmelidir,
...Çocuğa kakasının veya çişinin nereye gideceği anlatılmalıdır.
...Bezine kaka yaptığı zaman, oturağa oturtularak bezi çocuğun gözü önünde oturağa boşaltılmalıdır. Bu durum çocuğun oturma ve kaka yapma arasındaki ilişkiyi anlamasına yardım eder.
..Oturağı tuvalete döktükten sonra sifon çocuğa çektirilip "Güle güle" gibi kelimelerle kakasının gidişini görmesi sağlanmalıdır. Korkuyorsa kesinlikle zorlanmamalıdır,
..Çocuk oturaktayken anne-baba çocuğu yalnız bırakmamalıdır.
..Çocuğun hoşuna giden masallar anlatılıp, kitap okunarak çocuğun kaygıları azaltılmaya çalışılmalıdır,
..Çocuk gündüz düzenli olarak kuru kalıyorsa, evin içinde bezsiz alt çamaşırlarıyla dolaşmasına izin verilmelidir,
..Çocuk, çişi geldiğinde oturağı kullanması konusunda cesaretlendirilmelidir,
..Çocuk, düzenli olarak yatağa girmeden önce tuvalete götürülmeli ve oturak yatağın yanına-yakınına konularak, çocuğun oturağa kolay ulaşması sağlanmalıdır.
..Gece kuruluğu nadiren gündüz kuruluğu ile aynı anda başlayabilse de, çoğunlukla gerçekleşmesi aylar, yıllar alabilir.
..Tuvalet eğitiminin tamamlanması çocuktan çocuğa değişmekle birlikte çocuğun 5 yaşına kadar altını ıslatmamayı, 4 yaşına kadar da altını kirletmemeyi öğrenmesi beklenir.
...Tuvalet eğitimi sürecinde geri dönüşler yaşanabilir. Geri dönüşlerde eğitime bir süre ara verilmelidir.
..Başarısızlık hissine kapılıp, panik olunmamalıdır.

bebek aylara göre motor gelişimi





YAŞ
MOTOR
GÖRME / MOTOR
Dİl / KONUŞMA
SOSYAL DAVRANIŞ
1. AY
YÜZÜSTÜ POZİSYONDA BAŞINI HAFİFÇE KALDIRIR, EMEKLEME HAREKETLERİ YAPAR
ELİ YUMRUK ŞEKLİNDE SIKILIDIR. EŞYAYI ORTA HATTA KADAR GÖZYLE İZLER
SESE TEPKİ GÖSTERİR. (GÖZ KIRPMA, HAREKET, SIÇRAMA)
İNSAN YÜZÜNE BAKAR
2. AY
BAŞINI 90 DERECEDE TUTAR
ELİ YUMRUK ŞEKLİNDE DEĞİLDİR.EŞYAYI ORTA HHATTAN PERİGERE DOĞRU İZLER
KONUŞULUNCA VEYA MEŞGUL OLUNCA GÜLÜMSER
ETRAFI İLGİ İLE SEYREDER
3. AY
YÜZÜKOYUN POZİSYONDA KOLARI ÜZERİNE YASLANARAK GÖVDESİNİ KALDIRIR BAŞINI RAHATÇA DİK TUTAR
ELLERİ AÇIKTIR EŞYAYI YAKALAR VE KENDİNE DOĞRU ÇEKER
KEYİF SESLERİ ÇIKARIR
TANIDIĞI KİŞİLERE VEYA EŞYAYA UZANIR, BESLENME HAZIRLIĞINI ANLAR
4. AY
DESTEKLE OTURUR
EŞYAYI ALMAK İÇİN İKİ KOLUNU BİRDEN KULLANIR. MASA ÜZERİNDEKİ KÜPE DOKUNUR
5 AYLIK SESİ LOKALİZE ETMEYE BAŞLAR, ZİL SESİNE BAŞINI ÇEVİRİR, AGU AGU SESLERİ ÇIKARIR
ETRAFINI SEYRETMEYİ SEVER
6. AY
SIRT ÜSTÜYKEN YÜZÜKOYUN DÖNEBİLİR. DESTEKSİZ OTURUR. YATAR DURUMDA AYAĞINIAĞZINA GÖTÜRÜR.
İKİ ELİNİ AYRI AYRI KULLANIR. EŞYAYI BİR ELİNDEN DİĞERİNE GEÇİRİR
TEK HECELİ SESLER ÇIKARIR. 7 AYLIK "BAŞ BAŞ" YAPABİLİR
YABANCILARI YADIRGAREL ÇIRPMA OYUNUNU ANLAR, OYNAR
9. AY
EMEKLER, AYAĞA KALKABİLİR. AYAKTA DURMAYI SEVER.
BAŞ VE İŞARET PARMAĞI İLE KÜÇÜK EŞYALARI ANLAYABİLİR, BİBERONU TUTAR, PARMAKLARI İLE YİYEBİLİR
SESLERİ TAKLİT EDEBİLİR. 10 AYLIKKEN BAZI SESLERİ ANLAYARAK SÖYLEYEBİLİR (DEDE, MAMA) 11 AYLIKKEN BİLİNÇLİ OLARAK SÖZCÜKLERİ SÖYLER
ETRAFI KARIŞTIRMAYA BAŞLAR
12. AY
YARDIMSIZ VEYA YARDIMLA YÜRÜR, OTURDUĞU YERDE KENDİ KENDİNE DÖNEBİLİR.
BAŞ. İŞARET PARMAKLARINI KULLANIR, EŞYALARI YERE ATAR, OYUNCAKLARINI ELİNDEN BIRAKIR
BASİT SÖZCÜKLERİ ANLAR, YAPAR. (14. AYDA 3 SÖZCÜK)
BAŞKALARININ HAREKETLERİNİ TAKLİT EDER. GİYİNİRKEN YARDIMCI OLUR.
15. AY
RAHATÇA YÜRÜR, EMEKLİYEREK MERDİVEN ÇIKAR
ÖĞRETİLDİĞİNDE TAKLİT OLARAK KAĞIDI KARALAR
BASİT EMİRLERİ ANLA, YAPAR. 4-6 SÖZCÜK SÖYLER ANLAŞILMAYAN SÖZLERİ KONUŞUR GİBİ SÖYLER
ALTINI ISLATTIĞI ZAMAN ANNESİNE GÖSTERİR
18. AY
KOŞAR, AYAKTA İKEN DÜŞMEDEN OYUNCAĞINI FIRLATABİLİR.
KİTAP YAPRAKLARINI İKİŞER ÜÇER ÇEVİRİR. KAŞIĞINI DOLDURARAK KENDİSİ YEMEK YER
7-20 SÖZCÜK BİLİR.VÜCUDUN EN AZ BİR PARÇASINI BİLİR, ELİYLE GÖSTERİR. SÖZCÜK SALATASINA ANLAŞILIR SÖZLERİ DE KATAR
ANNE BABASINI TAKLİT EDER. (YER SÜPÜRME, TOZ ALMA...) DİĞER ÇOCUKLARLA BİRLİKTE OYUN OYNAYABİLİR.
21. AY
ÇÖMELEBİLİR MERDİVEN ÇIKABİLİR.
5 KÜPLÜ KALE YAPABİLİR. BARDAĞI TUTARAK SU İÇEBİLİR.
3-5 VÜCUT BÖLÜMÜNÜ BİLİR. İKİ SÖZCÜKLÜK CÜMLE KURABİLİR.
YEMEK VE TUVALETE GİTME İSTEKLERİNİ İŞARET VE SÖZCÜKLERLE İFADE EDER.
24. AY
YARDIMSIZ MERDİVEN İNİP ÇIKABİLİR
KİTAP YAPRAKLARINI TEKER TEKER ÇEVİREBİLİR, ABUÇ VE PANTOLONUNU ÇIKARABİLİR
50 SÖZCÜK BİLİR, 2 SÖZCÜKLÜ CÜMLELER KUARBİLİR, "BEN, BİZ SİZ" ZAMİRLERİNİ BİLİR, EŞYALARIN İSMİNİ SÖYLEYEBİLİR.
ÇATAL, KAŞIĞI RAHATÇA TUTABİLİR, KULANABİLİR.
2,5 YAŞ
SIÇRAYABİLİR, TOPU BAŞININ ÜZERİNDEN ATABİLİR.
DÜĞMELERİ ÇÖZEBİLİR, KALEMİ BÜYÜKLERE BENZER ŞEKİLDE TUTABİLİR.
ÇOĞUL GEÇMİŞ ZAMAN KULLANIR, "BEN" ZAMİRİNİN GENELLİKLE DOĞRU KULLANIR
ADINI VE SOYADINI SÖYLEYEBİLİR,
3. YAŞ
ÜÇ TEKERLEKLİ BİZİKLETE BİNER. İKİ AYAĞINI KULLANARAKMERDİVEN ÇIKAR
KISMEN KENDİSİ GİYİNEBİLİR. SÖYLEYİNCE GİDİP ELLERİNİ YIKAYABİLİR.
OLAYLARI ANLATIR, CİNSİNİ BİLİR.
OYUNCAKLARINI PAYLAŞIR, ÇOCUKLARLA OYUN OYNAR
4. YAŞ
SIÇRAYARAK TEK AYAK ÜZERİNDE DURABİLİR.
DÜĞME İLİKLEYEBİLİR, TOPU YAKALAR
RENKLERİ BİLİR, ŞİİR VE ŞARKIYI EZBERE SÖYLEYEBİLİR.
HAYALİ MASALLAR ANLATIR, GRUP OYUNKLARINA KATILIR.
5. YAŞ
TEK AYAR ÜZERİNDE SIÇRAR. ALÇAK ENGELLERDEN ATLAYABİLİR
PABUÇLARINI BAĞLAYABİLİR, EKMEĞİN ÜZERİNE BIÇAKLA YAĞ SÜREBİLİR.
ADINI YAZABİLİR. ANLAMADIĞI SÖZCÜĞÜ SORAR
YARIŞMALI OYUNLARA UYAR, KURALLARA UYAR, EV İŞLERİNE KATILMAK İSTER

19 Mayıs 2008 Pazartesi

AŞI TAKVİMİ


AŞI TAKVİMİ

Aşıyla engellenebilecek hastalıklar için takip edilmesi gereken aşı takvimi şöyle:

I- Karma aşı: (Difteri+Boğmaca+Tetanos)Bebek 2, 4 ve 6 aylıkken yapılır.

1. tekrarı bebek 18 aylık olunca,

2. tekrar ilk tekrardan 2.5 - 3 yıl sonra,

3. tekrar 2. tekrardan 3.5 - 4 yıl sonra yapılır. 1

0 yıl sonra bir tekrar daha yapılabilir.Not: Boğmaca geçirenlere ve 6 yaştan büyüklere sadece D.T (Difteri - Tetanos) yapılır.

* Tetanos aşısını herkesin yaşamı boyunca 10 yıl aralıklarla yaptırması gerekir.

II- Çocuk felci: (Polio)Bebek 2, 4 ve 6 aylıkken yapılır.

1. tekrarı bebek 18 aylık olunca,

2. tekrar ilk tekrardan 2.5 - 3 yıl sonra,

3. tekrar bir öncekinden 3.5 - 4 yıl sonra yapılır.

10 yıl sonra bir tekrar daha yapılabilir.

III- Kızamık aşısı:

Tek kızamık aşısı: 9 aylıktan itibaren yapılabilir. Bu durumda aşıdan 6 ay sonra MMR (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak) karma aşı yapılması gerekir.

Tekrarı 5 yıl sonra MMR şeklinde yapılır.

Üçlü kızamık aşısı (MMR) (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak): 13 aylıktan itibaren yapılır.

5 yıl sonra tekrar edilir.

Bu aşının çok şiddetli yumurta alerjisi olanlara yapılmaması gerekir.

IV- Hepatit B (Sarılık aşısı):

(Gen - Hevac B (Pasteur Merieux)) (Engerix - B (Smith Kline Beecham))1.5 yaşından büyük çocuklarda ve erişkinlerde aşı yapılmadan önce laboratuvar testi olarak Hbs Ag ve Anti Hbs yapılması gerekir.

Bunlar negatif olduğu takdirde aşılama uygulanabilir.

a) Bir ay ara ile üç aşı - Bir yıl sonra ilk tekrar, 5 yıl sonra 2. tekrar

.b) Bir ay ara ile iki aşı yapılır. Son aşıdan 5 ay sonra

3. aşı, 5 yıl sonra bir aşı daha yapılır.

On yıl sonra 2. tekrar aşı.Bütün hamile annelere rutin olarak Hepatit B laboratuvar araştırması yapılması gerekir.

Hepatit marker’ları pozitif olan annede (HbsAg ve HbeAg pozitif ise) doğacak bebeğe uygulanacak aşılama programı; doğumdan hemen sonra veya ilk 8 saat içinde Hepatitis B immune Globulin (200 I.U) yapılır.

Immune globulin ile aynı anda veya en geç bir hafta sonra Hepatitis B aşısı yapılır.

V- Hepatitit

A aşısı:2 yaşından sonra yapılmaya başlanır.

5 yaşına kadar laboratuvar tetkiklerine ihtiyaç yoktur. 5 yaşından büyüklere aşıdan önce antiHav İgG testi yapılır.

10 yaşa kadar Havrix Pediatric yapılır daha büyüklere normal Havrix aşısı yapılır.

1 ay ara ile 2 aşı yapılır. 6 ay sonra 3’üncü aşı yapılır.

Bir yıl sonra 1’inci tekrar, 5 veya 8 yıl sonra 2’inci tekrar yapılır.

VI- ACT - HİB (Hemofilüs inflüenza -

B):Bebekler 2, 4 ve 6 aylıkken 3 aşı yapılır.

Bir yıl sonra 1. Rapel (tekrar) yapılır.

6 ay ile 1 yaş arasındaki çocuklara 2 ay ara ile 2 aşı yapılır.

Bir yıl sonra 1. rapel yapılır.

1 yaş ile 5 yaş arasındaki çocuklara tek doz (bir aşı) yapılır.

VII- Suçiçeği aşısı:Rutin bir aşı değildir. Risk grubunda olan kişilere tavsiye edilir

. Varilrix aşısı:12 aydan sonra Subkutan olarak bir kez aşı yapılır. Tekrarı yoktur.

17 Mayıs 2008 Cumartesi

çocuklarda korku


KORKUKorku çocukların görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri doğal bir tepkidir. Korku bir nesneye, kişiye ya da bir olaya bağlıdır. Korkunun en önemli özelliği, korku veren uyaranın ani ve beklenmeyen bir durumda ortaya çıkmasıdır. Korkunun oluşumu, kişinin içinde bulunduğu çevrenin koşullarına, uyaranın şiddetine, geçmişteki yaşantılarına, o andaki fizyolojik ve psikolojik durumuna bağlıdır.

NEDENLER
.Çocuk için yeni olan ve bilinmeyen her şey korku verir. 2–3 yaş çocukları yüksek seslerden, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesten, gök gürültüsünden korkarlar. 3–4 yaşlarında bu korkulara annenin desteğini kaybetme, yalnızlık, yangın, kaza vb. olaylardan korkma eklenir.


. Bu yaş çocuğu için somut olayların yanı sıra hayal edilen şeyler de korku kaynağı olmaya başlar. Bunun nedeni çocuğun gelişmekte olan hayal gücüdür. Bu nedenle zeki ve üstün yetenekli olan çocukların korkuları daha çok ve çeşitlidir. 4 yaş civarında çocuğun korkularında yavaş yavaş azalma görülür.
.5–6 yaşlarındaki bir çocuk masalların etkisi ile imgeleme dayanan nesnelerden korkar. Bu yaş çocuğunun çevre ile etkileşimi ve deneyimi artmıştır. Böylece tehlikeli olayları, durumları ve toplumun değer yargılarını öğrenmiştir.


.Hangi davranışlarının başkaları tarafından kabul edilmeyeceğini ya da onaylanmayacağını tahmin edebilir. Bu nedenle çocuk zaman zaman davranışlarının başkaları tarafından beğenilmeyeceği korkusunu taşır


. 6 yaşta korkularda tekrar artma görülür.
Çocuk korkusunu ağlayarak, annesine sarılarak, bir yetişkinle birlikte bulunmak isteyerek, eşyaların arkasına saklanarak ya da sözel olarak açıkça belirtebilir


. Çoğu kez iştahsızlık, uykusuzluk, gruba katılmak istememe, inatçılık, içe kapanma vb. davranışların altında yatan temel neden korkudur


. Korku anında yüz sararır, nabız ve kalp atışları hızlanır, mide kasılır, kusma olabilir. Bazı çocuklar ise konuşurken kekelemeye başlarlar


.
Çocuk korkuyu anne-babasını örnek alarak öğrenebilir


. Annesinin köpekten korktuğunu gören çocuk, annesi gibi köpekten korkmaya başlar. Ayrıca çocuğa anlatılan korkulu masallar, eğitimde korkunun etkin bir araç olarak kullanılması, çocuğun aşırı derecede korunması, çocuğun geçirmiş olduğu kaza, deprem, sel, kavga, yaralanma, ölüm vb. yaşantılar da çocukta korku başlatabilir ya da mevcut korkuların uzamasına neden olur.
ÖNERİLER
.Çocukta korkunun uzamasını ve olumsuz etkilerini önlemek için korkunun nedenleri araştırılmalı ve bu nedenler ortadan kaldırılmalıdır.
.Anne-babalar çocukların korkularını yok saymamalı, asla küçümsememeli ve alay etmemelidirler.
.Korkuları olan çocuğa sabırlı davranmalı, korkularını yenmesi için zaman tanınmalıdır.
.Aşırı koruyucu bir tutum ile çocuğu her şeyden korkar hale getirmemelidir.
.Çocuğa “Aman düşersin!”, “Sen tek başına karşıya geçemezsin” vb. sözlerle çevrenin tehlikelerle dolu bir yer olduğu duygusu aşılanmamalıdır.
.Fiziksel temasın çocuğun korkusunu kontrol altına almasında yardımcı olacağı unutulmamalıdır.
.Çocuğun arkadaş grubuna girmesine ve öz güven duygusunu geliştirmesine yardımcı olunmalıdır.
.Çocuk korkuları konusunda, konuşmaya hazır olduğu zaman onunla açıkça konuşulmalıdır.
.Çocuk korktuğu şeye yavaş yavaş alıştırılmalıdır. Örneğin denizden korkan bir çocuğun önce uzaktan denizi ve deniz kenarında oynayan çocukları izlemesine imkân verilmelidir. Daha sonra çocuğun önce deniz kenarında oynaması, sonra ayaklarını ıslatması ve yavaş yavaş denize girmesi sağlanmalıdır.
.Çocuklara korkulu masallar anlatılmamalı, korkulu filmler izletilmemelidir.
.Korkuyu hafifletmek amacıyla “Erkek adam hiç korkar mı?”, “Sen artık kocaman oldun” gibi sözlerden kaçınılmalıdır.
.KORKU ASLA BİR DİSİPLİN ARACI OLARAK KULLANILMAMALIDIR!
.Korku çocuğu uyarır ve tehlikelerden uzaklaşmasını sağlar. Böylece çocuk birçok tehlikeden kendisini korur. Ancak korkunun çok olması ve yoğun yaşanması çocuğu rahatsız eder. Anne-babanın alacağı eğitsel önlemlerle çocukluk korkularının azalması beklenir. Ancak anne-baba ve .öğretmenin hatalı yaklaşım ve davranışları çocukluk korkularının ergenlik hatta yetişkinlik dönemine kadar uzamasına neden olabilir


. Korku çocuğun yaşamını engelleyecek düzeyde ise davranış bozukluğu olarak değerlendirilir. Bu durum uzman tedavisi gerektirir.
“ÇOCUKLARINIZI SİZİN OLMALARINI İSTEDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL, OLDUKLARI GİBİ KABUL EDİN. BÖYLELİKLE ÇOCUKLARINIZIN OLABİLECEKLERİNİN EN EYİSİ OLMALARINA YARDIM ETMİŞ OLURSUNUZ.”

13 Mayıs 2008 Salı

çocuklarda konuşma zamanı

Konuşma ve iletişimin eksik kaldığı bir hayatta bir çok sıkıntınıngelişmesi açısından zemin hazırlanmış olur. Çocuk ilk doğduğu gündenberi sürekli olarak psikososyal ve psikomotor gelişim süreciiçerisindedir. Dil gelişimi de belli ölçüde doğumdan itibaren gelişmeyebaşlar. En ideal olanı çocuğun yaşına uygun konuşma becerisinekavuşması ve bu yönde herhangi bir gelişimsel bir sıkıntıoluşmamasıdır. Çocuğun zamanında konuşması, psikososyal gelişiminaşamalarının düzenli olması , çocuğun sosyal ilişkilerinin vegelişiminin normal olması , zeka ve öğrenme kapasitesinin normalseviyeye gelmesi , ulaşması gereken gelişimsel dönemlere varması içingereklidir. Konuşma bu kadar önemli olduğuna göre isterseniz konuşmanınzamanı ve bunu pozitif ve negatif yönde etkileyen etkenleri gözdengeçirelim.Geneldebütün çocukların konuşması ve dil gelişiminin olması için yapısalolarak sinir sistemi , sinir sistemi ile dil kasları arası yollar ,ağız -damak -dudak -diş yapısının doğuştan normal olması gerekmektedir.Bunlarda ki herhangi bir doğumsal sıkıntı ve eksiklik veya sonradanoluşabilecek bozukluk, çocuğun konuşmasını negatif yöndeetkileyecektir. Bu normal anatomik yapıyı kötü yönde etkileyebilecekbir çok hastalık mevcuttur. Bu hastalıkların hamilelik döneminde annedeve çocukta gelişmesi veya doğum sonrası çocukta gelişmesi ile bu normalanatomik yapı bozulabilecektir. Bu hastalıkları tek tek saymak oldukçauzun ve geniş kapsamlı olduğundan , şu anda fazla ayrıntıya girmedentemel konuları aktarmak istiyorum.
Çocukların genelde ilk altıayında yavaş yavaş heceler çıkmaya başlar ( ma ma , ba ba , da da vb ), 12 aydan itibaren kelimeler çıkmaya başlar ( anne , baba, mama , dedevb ) , 18 aydan itibaren de cümle kurmaya başlar (anne gel , baba vervb ). Bu gelişim dönemlerinin çok gerisinde kalan çocukların genelolarak konuşma yönünden incelenmesi gereklidir. Zira gözden kaçırılacakbir durum çocuğun iletişim sorununa ikincil olarak , normal zekagelişimini , sosyal gelişimini kötü yönde etkileyecektir. Bu arada bazıçocuklar hiçbir problemi ( anatomik ve psikiyatrik ) olmadığı halde geçkonuşmaya başlamakta ve konuşma geç olmaktadır. Ama anne babalaratavsiyemiz , belli bir dönem beklendikten sonra hala konuşmayançocuklar için gerekli incelemeleri sağlamaları uygun olur.
Konuşmayanegatif etki eden , yani geç konuşmaya neden olan yada istenen konuşmaseviyesini engelleyen durumları belirtmek yerinde olur.
Bunun en sıkkarşılaşılan nedenleri arasında zeka sorunlarını saymak yerinde olur ,Zeka olarak yaşıtlarına göre geri olan çocuklar , yaşıtlarından dahageç konuşmaya başlayacaklardır.İşitme sorunu olan çocuklar dışdünyadan hiç bir ses işitmedikleri ve uyaran almadıkları için konuşmasorunu onlarda da yoğun bir şekilde olacaktır.
Çocuğun konuşmamekanizmasının ve yeteneğinin gelişmesi için dış dünyadan ses olarakuyarı alması , bunları algılaması , yorumlaması , ayırt etmesi ve bununsonucunda ona benzer sesleri çıkartması süreci gereklidir. O nedenlekonuşmayan çocuklarda işitme yönünün incelenmesi uygun olur , özelliklesık olarak otitis media ( orta kulak infeksiyonu ) geçiren çocuklariçin bu konuda dikkatli olunmalıdır.
Konuşma ya negatif etkiedecek diğer bir durum ise çocuğun görme sorunu olmasıdır . Bu durumişitme sorunu kadar probleme yol açmasa da çocuğun etrafında olupbiteneleri görmesi , nesneleri tanıması , isimlerini öğrenmesi , diğerçocuklara uyum sağlaması açısından , görme özürünün olması ,konuşmaaçısından sorun olabilmektedir. Bir başka neden olarak sıkhavale ve epilepsi geçiren çocukları örnek olark verebiliriz .
Bazıçocuklar normal konuşmaya başladıkları halde , hatta bazı cümlelerkurmalarına karşın geçirdikleri havaleler ve epileptik nöbetlerçocukların beynindeki işitme merkezi veya ilgili bölümlerde zarara yolaçarak , konuşma açısından ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bunedenle anne babaların çocuklarının havale geçirmesini engellemeleriönemlidir. Bu durumu olan çocuklarda EEG (elektroensefalografi)çekilerek kolaylıkla havale ye bağlı sorunlar tespit edilebilir.
Birdiğer neden olarak kendi halinde olan , çok fazla uyarı almayançocuklarda , geç konuşma ve iletişim sorunları olabilmektedir.
Çocuğundoğduğu andan itibaren insanlar arasında olması , onunla konuşulması ,sevilmesi , oyun oynanması onun gerekli çevresel uyarıları alarakkonuşmasını hızlandıracaktır.
Diğer yandan etrafında fazla insanbulamayan , kendi halinde kalan çocuklarda bu gelişim geriolabilmektedir. Yukarıda bahsedilen soruna paralel olaraközellikle 0-3 yaşta izlenen TV ye (saatlerce müzik , reklam izleme )bağlı olarak çocuklarda dış dünyadan kopma , kendi halinde olma eğilimi, insanlardan ve insanlar arası ilişkilerden uzaklaşma , nesneler iledaha fazla ilgilenme , duygusal alışverişten vazgeçme , konuşmama ,yaşıtları ile ilgilenmeme , seslenince bakmama gibi bir durumun olduğubir psikiyatrik tablo gelişebilir.
Buna bağlı olarak çocuklarınkonuşması gelişmez veya geliştikten sonra gerileyebilir. Bu durum geçfarkedildiği zaman konuşma sorununun yanısıra bir çok sorunun eşlikettiği otistik özellikler gelişebilir
. Anne babaların bu kritik yaşamevresinde ( 0-4 yaş ) çok fazla TV izlettirmekten kaçınmaları yerindeolur. Ayrıca düzenleme bozuklukları , yaygın gelişimselgerilikler , kronik depresyon , çocukluk çağı psikozları gibi bir çokhastalıkta ve çok merkezi sinir sistemini tutan hastalıklarda konuşmasorunları yaşanmaktadır.Çocuğun konuşma ve iletişim yönündegelişimini hızlandırmak için yapılabilecekler.( yukarıda bahsedilenhastalıklar ve bedensel sorunlar dışlandıktan sonra )
1- Çocuğa sevgi ve huzur dolu bir aile ortamı hazırlamak
2- Çocuk ile ilgilenmek ve sevildiğini hissettirmek
3- Çocuğun bedensel ihtiyaçlarına ( yemek , uyku , koruma vb ) cevap vermek
4- Çocuk ile yaşı ne olursa olsun sık sık konuşmaya çalışmak
5- Yaşına uygun bir şekilde onun ile oyun oynamak
6- Çocuk ile birlikte vakit geçirmek
7- Onun dengeli ve çeşitli beslenmesini sağlamak
8- Onun kendi haline kalmasına izin vermemek
9- Mümkün olduğunca yaşıtları ile birlikte oyun oynamasını sağlamak
10- İnsanlar arasında sık sık bulundurmak
11- Ona hikaye masal anlatmak , ninni söylemek
12- Onun size gönderdiği konuşma ve ses mesajlarına cevap vermek
13- Bir nesneyi eline aldığında onun ile ilgili ona bir şeyler anlatmak ( çocuk 3- 4 aylık bir bebek olsa bile )
14- TV karşısında çok uzun süre kalmasını engellemek (0-4 yaş )
15- Onun ile konuşurken ses tonunu iyi ayarlamak
16- Onun işaret ile gösterdiği istekleri onunla konuşarak yönlendirmek, anlatmasını sağlamak (yaşına uygun olarak)
17- Onun fikirlerine değer vermek onun ile sık sık dertleşmek ( yaşına uygun olarak )
18- Onun kendine güvenini artırmak (bakınız özgüveni artırma yolları )
19- Onun sık sık sosyal ortamlarda bulunmasını sağlamak
20- Kalabalık içinde onun konuşmasını teşvik etmek
21- O konuştuğunda onu cesaretlendirmek , teşvik etmek
22- Onun yaşına uygun bir eğitim almasını sağlamak
23- Günlük belli bir zaman ayırarak onun ile resimler üzerinde bol bol konuşmak
24- Ondan yaşına uygun olarak hikaye , masal anlatmasını istemek
25- Konuşma zorlukları gördüğünüzde onun dikkatini konuşma zorlukları üzerine çekmemek

bebeklerde diş çıkarma




DİŞ ÇIKARKEN NELER YAPMALI?
Onlarca denenmiş tedavi yöntemi vardır. Bazıları işe yarar , bazıları yaramaz. Aşağıdakilerden bazılarını siz de deneyebilirsiniz :
Çiğneyecek bir şeyler vermek : Burada besin değerinden çok dişetlerindeki basıncı rahatlatmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Dondurulmuş çörek , soğuk bir muz , veya havuç , bir tülbente sarılmış buz parçası , lastik bir diş halkası. Bebeğinize çiğnemesi için ne verirseniz verin mutlaka yanında bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.
Dişlerini kaşıyabileceği şeyler : Bazı bebekler başlangıçtaki acı nedeniyle itiraz edebilir. Fakat bir süre sonra acı yerini rahatlamaya bırakır.
Soğuk içecekler : Bebeğinize bir biberon soğuk su verin. Biberonu reddederse bardakla vermeye çalışın. Bu sayede bebeğinizin su ihtiyacını da karşılamış olur ve ishal veya artmış salyayla kaybettiği sıvıyı yerine koyarsınız.
Soğuk yiyecekler : Buzdolabında soğutulmuş şeftali püresi, elma püresi, yoğurt, bebeğinize oda ısısındaki yiyeceklerden daha çekici gelebilir.
Ağrıyı azaltacak bir şeyler : Başka hiç bir şey işe yaramazsa parasetamol işinizi kolaylaştıracaktır. Doz ayarlaması için doktorunuza danışın. Doktorunuz önermediği sürece bebeğinizin dişetlerine başka bir şey sürmeyin. Bunun içine alkollü içecekler de dahildir
BEBEKLERDE DİŞ ÇIKARMA
Bebeğin diş çıkarması 6.ay ile 16.ay arasında süren ve ne zaman başlayacağı belli olmayan bir süreçtir. Bu sürecin başlangıcı kalıtsal özelliklere de bağlıdır. Anne-babanın diş çıkarma periyodu bebeğe yansır. Bununla beraber diş çıkarma döneminde belirtiler bebekten bebeğe göre de değişiklik gösterir. Bazı bebeklerde hiçbir belirti olmadan dişler çıkarken bazılarında diş belirti verip günlerce gelişmeden bekleyebilir. Diş çıkarma döneminde önemli olan bebeği dikkatle takip etmek, rahatsızlığı varsa gidermeye çalışmak ve mümkün olduğunca fazla sevgi, şevkat ve ilgi göstermektir. Zira çoğu bebekte diş çıkarma döneminde diş etlerinde ağrı olur ve bunu ona unutturmak için yoğun ilgi gerekebilir.
Diş çıkarırken genelde karşılaşılan rahatsızlıklar şöyledir:
Ağrı ve Huzursuzluk: Diş etlerinde dişlerin baskısı ile oluşan ağrılar bebekte huzursuzluğa yol açabilir. Bu gibi durumlarda küçük parmaklarla çok hafif masajlar ve hekim tavsiyesi ile diş etlerini rahatlatıcı kremler kullanılması huzursuzluğu biraz olsun azaltabilir.
Ağız salgılarının artması: Diş çıkaran bebeklerde salya akıtma çok yoğun şekilde görülebilir. Aslında bebekler onuncu haftadan itibaren salya akıtırlar ancak diş çıkarma ile beraber bu çok yoğunlaşabilir.
Yüzde kızarıklıklar: Yoğun salya akıtması sonucunda bebeğin özellikle çene kısmı tahriş olur ve kızarıklıklar görülebilir. Bu kızarıklıkları önlemek için salyasının gün boyunca yumuşak mendil veya bezlerle silinmesi gerekir. Ayrıca yatağında yatarken de çarşafı ıslatmaması için havlu kullanarak çarşafla temastan kaynaklanabilecek tahrişler önlenebilir.
Öksürük: Aşırı ağız sıvısı salgılaması bebekte hafif öksürüğe yol açabilir. Eğer nezle grip gibi bir takım hastalıklarla ilgili belirtiler göstermiyorsa endişeye gerek yoktur.
Beslenememe: Bebek diş çıkartırken rahatlamak için herşeyi ağzına götürebilir ancak bu besleneceği anlamına gelmez. Çünkü emmek ya da biberonla beslenmek acısını artırabileceğinden bazı dirençler ile karşılaşmak normaldir. Özellikle katı gıdalar ile beslenmeye başlayan bebekler, bu yiyeceklere ilgilerini kaybedebilirler. Ancak bu kısa süreli bir dönemdir ve bu dönemi sıvı gıdalarla atlatarak bebeği bu şekilde beslemek bir çözüm yolu olacaktır.
İshal: Bu durum hekimlerin şüphe ile yaklaştığı bir durumdur. Zira diş çıkarma ile ishal arasındaki ilişki kesin değildir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta , bebeğin diş çıkarmadan dolayı yakalandığı ishali en fazla 2 dışkılama sonra kesilip kesilmediğidir. Daha uzun süren durumlarda mutlaka önlemler alınmalı ve doktora danışılmalıdır.
Ateş: Ateş, diş etlerindeki ağrı ve baskının artması ile görülebilir. Bu durumda da yine ateş karşısında alınan önlemlerin alınması ve 3 günü aşan durumlarda mutlaka doktora danışılmasında fayda vardır.
Dişeti kanaması(Dişeti hematomu): Bazen diş gelirken çok hafif kanama da yapabilir. Bu kanama, mavimsi bir leke olarak görülebilir. Genellikle endişeye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir.
Kulak ve yanaklarda rahatsızlık: Diş çıkaran bebeklerde kulaklarını çekiştirme veya yanaklarını kaşıma gibi halleri görülebilir. Özellikle azı dişleri çıkarken, dişetlerindeki ağrı sinirler nedeni ile kulak ve yanağa etki edebilir. Bu nedenle bebeğin bu rahatsızlıktan dolayı kulak veya yanaklarına küçük parmaklarla hafif masaj yaparak onu rahatlatmaya çalışmak iyi olacaktır.
Uykusuzluk: Bebekler yalnızca gündüz diş çıkarmadığından gece uykusunda da azalma görülebilir.
Bebeğin Rahatsızlıklarını Hafifletmek İçin Neler Yapılabilir?
Bebek, diş çıkarmanın verdiği rahatsızlıklarla daha nazlı ve yorgun olacaktır. Bu nedenle ona mümkün olduğunca şevkat, sevgi ve ilgi göstermek gerekmektedir. Bu dönemde özellikle dikkatini başka yönlere çekecek ortamlar yaratmak (oyun oynatmaya çalışmak, vs gibi) acısını hafifletmeye yardımcı olur. Ayrıca bebeğin dişlerini kaşıyabilmesi için uygun materyaller verilmesi (lastik diş halkası, havuç, vs), ellerin iyice yıkanarak parmağın emdirilmesi, soğuğa yakın su vermek de rahatlatıcı olabilir.
Bununla beraber soğuk kompreslerle de dişetlerine kısa süreli ve hafif masajlar ağrıyı biraz alabilir. Ayrıca jeller ve ağrı kesiciler de, doktor tavsiyesi ile uygulanabilir.
Dişlerin Çıkış Sırası:
Bebeğin dişleri 6 aydan sonra herhangi bir günde çıkmaya başlayabilir. Normal koşullarda 1 yılın sonunda bebeğin 8 dişi olur. 2 yıl sonunda ise 16-18 diş olması normaldir. Dişlerin geç çıkması veya eksik gelişmesi kalıtsal özelliklere bağlı olabileceği gibi Raşitizm (D Vitamini eksikliği) nedeni ile de olabilir. Bu nedenle takip çok önemlidir
Bebeklerde Diş Bakımı:
Bebeklerin diş bakımı dişler görüldükten hemen sonra başlamalıdır. Dişler görülür görülmez özellikle geceleri ıslak, temiz bir mendille dişleri silmek ilk bakım için uygundur. 1 yaşından sonra ise yumuşak kıllı bir diş fırçası ile üzerine bezelye tanesi kadar diş macunu ile fırçalamaya başlanabilir. Diş macunu kullanımı 2 yaşına dek ertelenebilir. Kahvaltı sonrasında ve gece yatarken fırçalanması önerilmektedir.
Diş bakımına erken başlamak çok önemlidir. Süt dişleri çok dirençsiz olduğundan kolayca zarar görebilir ve çürüyebilir. Bu durum sonraki diş gelişimini de olumsuz etkiler. Bu nedenle problem olsun olmasın 12.aydan sonra bebeği bir diş hekimine götürmek ve diş bakımını düzenli yapmak büyük önem taşır.

bebeklerde zeka gelişimi

Bebekleriniz milyarlarca beyin hücresi ile doğar. Doğumdan üç yaşına kadar bu hücreler arasında trilyonlarca bağlantı oluşur.
3 yaşına kadar kullanılmayan beyin hücreleri ölür.
Çocuklarımızın iyi bir geleceğe sahip olması için; anne babalar olarak elimizden geleni yaparız. 3 yaşından sonra yuvaya ve anaokuluna göndermeyi planlar, her türlü maddi desteği sağlamak için gece gündüz çalışırız. Aslında yaptığımız sadece 3 yaşından sonra elimizde kalanlar için çaba sarfetmektir.
Bebeklerimizin kaderini değiştirmek bizim elimizde ve aslında çok kolay !
Yarınlarımızı bıraktığımız çocuklarımızın gelişimi için 0-3 yaş arasında onları destekleyin. !
Mümkün olduğunca çok sayıda beyin hücresi kurtaralım !
4 - 6 Ay Bebekler için Beyin Geliştirici Aktiviteler
* Bebeğinizi kucaklayın ve sevgi dolu sözler söyleyin.
* Bebeğinizle sık sık konuşun. Konuşurken gözlerine bakın.
* Bebeğinizi ismi ile çağırın.
* Bebeğinize obje resimleri gösterin, bu yaşlarda bebekler dünyayı keşfederken daha çok görme duyusunu kullanır.
* Bebeğinizin görüş alanı içinde ilginç obje veya oyuncakları hareket ettirin. Hareket onun ilgisini çekecektir.
* El ve ayak parmakları ile oynayın, özelllikle sayı sayarken.
* Onun yüzünüzü elleri ile araştırmasına izin verin.
* Tekerleme ve ninniler söyleyin. Bebekler tekrardan hoşlanırlar.
* Farklı şeyler görebilmesi için bebeğinizi yürüyüşe çıkarın ve gördüğünüz şeyleri ona anlatın.
* Bebeğinizi aynanın önüne götürüp yüzünde değişik bölgeleri gösterin.
* Abartılı mimikler yapın, eğlenceli sesler çıkarın.
* Bebeğinizin oyuncakları ve diğer objeleri eline almasına ve yere atmasına izin verin. Bu, onun farklı sesleri, düşme kavramını ve ellerini kontrol etmesini öğrenmesini sağlar.
* Tahta kaşıklar veya başka basit aletlerle ritmik sesler çıkarın. Bebeğinizi de yapması için cesaretlendirin
.* Bir kutunun içine sallayınca ses çıkaracak malzemeler koyun. Bunların içinde ne olduğunu sorun ve objenin adını söylerken bebeğinizin dokunmasına izzin verin.
6 - 12 Ay Bebekler için Beyin Geliştirici Aktiviteler
* Bebeğinizi sık sık kucakların ve ona sevgi dolu sözler söyleyin.
* Evde yaptığınız işlerle ilgili onunla konuşun. Ne yaptığınızı ve neden yaptığınızı anlatın.
* Ninni ve tekerlemeler söyleyin, müzik dinletin. Müzik matematik, dil ve diğer beceriler ile ilgili alanları uyarır.
* Küpleri üst üste dizip devirin. "Alt" ve "üst" kavramlarını anlaması için ona ne yaptığınızı anlatın.* Bebeğinizi aynanın önünde tutun ve yüzünün bölümlerini ona gösterin
.* Neden sonuç ilişkisini anlatın. Örneğin elektrik düğmesine basılınca ışık açılır veya musluğu açınca su akar gibi. 9-12 aylık olduğunda gözetim altındayken bunları denetin.
* Bebeğinizin başka çocuklarla bir araya gelmesini sağlayın.
* Bir kabın içinde top yuvarlayın.
* Hışırtılı sesler çıkaran objeleri buruşturun, bu tip sesler bebeğinizin hoşuna gidecektir.
* Kutu, tencere, plastik kkap gibi malzemelerle oynayın. Küçük objeleri büyüklerin içine yerleştirin, kapaklarını kapatın.
* Dergi ve gazetelerden insan ve obje resimleri gösterin. Böylece resimlerin gerçek objeleri temsil ettiğini ve hepsinin birer adı olduğunu öğrenir.
* Beraber topu ileri geri yuvarlayın.
* Bir objeyi havlu altına saklayarak bulmasını sağlayın. Böylece "altında" kavramını öğretmiş olursunuz.
* Bebeğinize değişik ve yeni yerler gezdirin ve gördüklerinizi anlatın.
* Adını söyleyerek bir objeyi bebeğinize verin ve geri vermesini isteyin.
* En sevdiği oyuncakları saklayıp nerede olduğunu bulmasını isteyin.
* Bebeğinize kağıt ve kalem verip, neler yapabileceğini gösterin.
* Ellerinizi çırpın ve onun taklit etmesini isteyin.
12 - 24 Ay Bebekler için Beyin Geliştirici Aktiviteler
* Çocuğunuzla konuşun. Karşılıklı diyalog zekasını geliştirmenin en basit ve en etkili yoludur.
* Her gün mutlaka kitap okuyun.
* Her şeyi sayın ve her şeyin ismini söyleyin
.* Günde 1 saaten fazla televizyon seyrettirmeyin.
* Kendi kendine yemek yemesini ve bardaktan su içmesini özendirin. Böylece güven ve bağımsızlık duyguları kazanacaktır.
* Beraber şarkı ve tekerlemeler söyleyin.
* Dışarıdaki her türlü aktiviteyi beraber yapın. Markete gitmek gibi mesela. Gördüklerinizi ve yaptığınız şeyleri anlatın.
* Eşyaların renklerini söyleyin.
* Çocuğunuza bir kutu vererek kapağını açması, kapatması, içine objeler doldurması ve boşaltmasını sağlayın.
* Açık, kapalı, içeride ve dışarıda kavramlarını öğretin. Bunun için basit kutulardan faydalanabilirsiniz.
* Büyük motor becerilerini geliştirecek aktiviteler yapın. Örneğin; merdiven inip çıkmak. Bu üst ve alt kavramlarının gelişmesine de yardımcı olur.
* Bu yaştaki çocuklar henüz beraber oynamayı ve paylaşmayı bilmeselerde etraflarında çocuk olmasından hoşlanırlar.
* Ona içine bir şeyler doldurup odada gezdirebileceği
, hatta içine girip oturabileceği bir kutu veya sepet verin.

2Yaş Bebekler için Beyin Geliştirici Aktiviteler
* Her gün mutlaka kitap okuyun. Okuma bittiğinde hikaye ile ilgili basit sorular sorun. Bu onun dinleme ve anlama becerilerini geliştirir.
* Çocuğunuzu size kitap okuması için cesaretlendirin
.* Günde bir saatten az televizyon seyrettirin.
* İşlerini kendi yapması için cesaretlendirin. Bu onun bağımsızlık ve kendine güven duygularını geliştirir.
* Ev eşyalarının renklerini söyleyin
.* Diğer çocuklarla bir arada olabileceği aktiviteler planlayın.
* Beraber boya kalemleri ile resim yapın.
* Tuvalet eğitimine başlayın. Öncelikle oturağı gösterin fakat acele etmeyin. Çocuğunuz bu beceriyi kendi adımları ile öğrenecektir.
* Çocuğunuzu kütüphane, müze, lokanta, park, denizkenarı ve hayvanat bahçesi gibi yerlere götürün.

bebegimin banyosu




BEBEĞİMİN BANYOSU
Mikrobiyal kolonizasyon doğumda yok ya da düşüktür. Birkaç gün içinde aerobik flora eklenir. Koagülaz (-) stafilokoklar (S. epidermidis) en sık görülendir. S.aureus gibi patojenik mikroorganizma görülmesi kontaminasyon ile olur. Antiseptik banyolar (heksa klorofen, klorheksidin yada povidin iyot) S.aureus sayısını azaltsa da toksik etkileri nedeni ile önerilmez.

Yenidoğanın yıkanması atıkların uzaklaştırılması, görünümünün düzeltilmesi ve mikrobiyal kolonizasyonun azaltılması amaçlarını taşır.

Ancak işlem 5 dakikadan uzun sürmemelidir. Önemli olan banyo suyunun sıcaklığını iyi ayarlayarak özellikle ilk banyolarında onun korkmasına neden olmamaktır.Çok az miktarda nötral pH’lı, kokusuz, boyasız solid ya da likid sabun kullanılabilir.

Antibakteriyel ya da parfümlü sabunlar gereksizdir ve kullanmaktan kaçınılması gerekir. Prematürelerde steril su daha güvenlidir ve su ısısı 37 0C’yi geçmemelidir.

Köpüklü banyo ürünleri irritasyon ve kuruluğa neden olabileceğinden sık kullanılmamalıdır.

Göbek düştükten 1 gün sonra banyo yaptırabilirsiniz. Göbek düşene kadar yumuşak bir bezle bebek cildini uygun bir sabunla silin ve daha sonra durulayın. Gün aşırı banyo yeterli olacaktır.

Ancak ağzını, çenesini ve genital bölgesini sık sık ıslak, sabunsuz, yumuşak bir bezle silmeniz gerekir. Bazen anneler bebeklerini banyo ettirmekten çekinirler. Banyo sırasında bebeklerinin üşüyeceğini, hasta olacağını düşünürler.

Bazı küçük noktalara dikkat edilirse banyo yapmaktan hiç bir zarar gelmeyecektir.

• Banyo esintisi olmayan, ısısı uygun olan ve değişmeyen bir ortamda yapılmalıdır.

• Banyo suyu sıcaklığı 37°C olmalıdır. Pratik olarak bilek iç yüzeyiniz veya dirseğiniz ile su sıcaklığını kontrol edebilirsiniz. Ne sıcak ne de soğuk hissetmemelisiniz.

• Banyosunu beslenme öncesi yaptırmak daha iyi olur. Çünkü dolu bir mide ile banyo yaptırdığınız sırada onu tutayım derken karnını sıkıştırmak kusmasını kolaylaştırır.

• Şampuan ve sabunları bebekler için uygun olan ürünlerden seçmeye çalışmalısınız. Banyo sonrasında cildi durulamak son derece önemlidir. Banyo sonrası bebek yağı veya losyonlarıyla yapacağınız vücut masajı onun rahatlamasını sağlayacaktır. Cildin genellikle kuru olması halinde, günde birkaç kez, özellikle banyodan sonra nemlendirici sürmek gerekebilir.
BEZ BÖLGESİ BAKIMI

• Bez bölgesi bakımı için sık bez değişimi yapılmalı ve bölge ılık suyla yıkanarak dikkatlice pamuklu bezlerle kurutulmalıdır.

• Beslenme öncesi altı kirli ise veya bebek huzursuz ise bebeğinizin altını değiştirin. Beslenme ile barsak hareketleri artacaktır; bu nedenle beslenme sonrasında bebeğinizin altını değiştirmeniz gerekebilir

.• Bezlerin çok sık değiştirilememesi durumunda, naylon kilot giydirmekten kaçınınız.

• Emici özelliği fazla olan kaliteli malzemeden yapılmış bezler kullanınız.

• Alt temizliği önden arkaya doğru yapılmalıdır.Napkin (Bez) dermatiti: Bez bölgesindeki döküntü pek çok nedenden kaynaklanabilir. En çok rastlanan bez (napkin) dermatitidir. Bez bağlamaya bağlı sürtünme ve ıslaklıkla bütünlüğü bozulan deriye, idrarın, dışkının parçalanma ürünlerinin, mikroorganizmaların, sabun ve deterjanlardaki kimyasal irritanların değişik derecelerdeki etkisi, geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı ve ishal bez dermatitinin gelişmesinde rol oynarlar. En çok üçüncü haftadan sonra başlar, 7-12 aylar ise en fazla olduğu dönemlerdir. Tipik bez dermatiti, temasın en fazla olduğu bölgelerde (gluteal alanlar, genital bölge, karın alt kısmı gibi) yerleşir, büklüm yerlerini etkilemez. Değişik şiddetlerde olabilir. Bez dermatitlerinin oluşumunda derinin ıslaklık derecesi önemli bir etkendir. Nemli ve masere deri daha geçirgen, yaralanmalara ve hasara duyarlı ve daha fazla mikroorganizma ile kolonizedir. Bez dermatitlerinden korunmada derinin kuru tutulması temel prensiptir.

• Yıkanan bezler yerine, tek kullanımlık bezlerin bağlanması,

• Bunların sık özellikle dışkılama sonrasında hemen değiştirilmesi,

• Bölgenin su ile temizlendikten sonra pamuklu bezlerle kurulanması

• İdrar ve dışkının doğrudan temasını kısmen engelleyen bezlerin kullanımı

• Günde iki defa, yıkama sonrası uygulanan %1 oranında hidrokortizonlu merhemler ve

• Gerektiğinde antikandidal preparatların kullanımı ile bez dermatitleri önlenir ve tedavi edilir. Bez dermatitinin bazı tipleri ile karışan klinik görünümlere neden olabilecek ciddi hastalık tabloları vardır: Çinko eksikliği, Langerhans hücreli histiyositoz, primer herpes simpleks virus enfeksiyonu ve konjenital sifiliz tabloları. Tedaviye dirençli, farklı klinik görünümdeki bez dermatitlerinde mutlaka dermatoloji uzmanı bir hekime başvurmak gerekir.Perianal dermatit:Doğumdan sonraki ilk sekiz gün içinde ortaya çıkar. Prematürelerde ve formül mamalarla beslenenlerde sıktır. Dışkının pH’sındaki yüksekliğin etkisi sorumlu tutulmaktadır.Hafif vakalarda perianal bölgede 2 cm genişliğinde eritem vardır. Şiddetli olduğunda daha geniş alan eritemle ödem ve erozyon eşlik eder. 7-8 haftada spontan iyileşme olur. Dışkılama sonrası hemen yapılan suyla temizlik ve beyaz yumuşak parafin gibi uygulamaları ile önüne geçilebilir

bebekte gaz sancıları



BEBEKTE GAZ SANCILARI
Gaz sancıları olmasaydı; bebekleri büyütmek, sanırım, çok daha kolay ve keyif verici olurdu. Saatlerce süren, bitip bitip tekrar başlayan, yırtınırcasına ağlayan bebeklerin bu durumuna dayanabilmek, hele hele gencecik, deneyimsiz bir anne için çok zor olsa gerektir. Ancak annelerin unutmaması gereken bir nokta da; bugüne kadar gaz sancısı nedeniyle zarar görmüş bir bebeğin görülmemiş olmasıdır. Burada hemen söylemem gerekir ki; bebeklik dönemindeki ağlamaların hepsinin nedeni de gaz sancıları değildir.
Bunlar Açlık Diş çıkarma
Kulak ağrısı
İshal
Başka sebeplerle oluşan barsak spazmlarıİdrar yolu enfeksiyonları Popo (anüs) çevresindeki yara ve çatlaklar Pişik Pamukçuk Gizli veya belirgin fıtıklar Ağız ve dişeti sorunları Vücudun herhangi bir yerindeki kırıklar Bazı sinirsel hastalıklara eşlik eden ağlama tipleri... Bunları ayırt etmek için mutlaka çocuk hekiminize danışmanız gereklidir.
Gaz sancıları; zarar verici olmayan, belli bir süre ile sınırlı fizyolojik bir olay olduğuna göre belirgin bir tedavisinin olması da beklenemez. Bu durumda kesin tedavi etmekten çok gazı azaltıcı bir takım önlemler ve davranış biçimleri içine girmemiz gerekmektedir: Öncelikle bebeğin gaz sancısı dışındaki herhangi bir sebepten dolayı ağlamadığını tespit etmemiz gereklidir. En çok karıştığı durum olan açlık'tan ağlayıp ağlamadığını saptamak kolaydır. Anne sütünü verdiğinizde susuyorsa sebep açlıktır. Yok eğer susmuyorsa her ağladığında inatla anne sütü veya mama veriliyorsa, sırf bu yüzden gaz sancısı daha da artabilir.
Sık sık ve düzensiz beslenen çocukların gaz sancıları daha da artabilir. Hele hele erken dönemde başlanan ek gıdalar bu tabloyu iyice dramatikleştirir. Bebeklere şekerli su verilmesi, emziklerin bala veya pekmeze batırılarak verilmesi, çok erken aylarda nişastalı gıdalara başlanması, meyva ve meyva sularının gereğinden çok verilmesi veya meyvaların olgunlaşmamış olması da gazı artırır.
Gereğinden fazla su içirilen veya tam tersi yeterince su verilmeyen bebeklerde de gaz fazla olur. Uzun süre açıkta kalan yiyecekler (özellikle süt ve sütlü yiyecekler), iyi temizlenmemiş şişe-kaşık ve emzikler, uzun süre kapağı kapatılmamış şuruplar (vitaminler, antibiyotikler, ateş düşürücü-ağrı kesiciler) de basit mikrobik kirlenmeler nedeniyle gaz yapabilirler. Altının uzun süre ıslak bırakılması, bulunduğu ortamın aşırı sıcak veya soğuk olması, uzun süre aynı konumda yatırılması da gazı artırabilir. Bebeğin kundaklanması, hareket kaabiliyetini sınırlayan kuşaklarla sarılması da gazı artırabilir. Annenin beslenmesinin gaz oluşumundaki rolü sanıldığı kadar belirgin değildir. Anne ve babanın sakin, hoşgörülü ve sevecen olması çok önemlidir.
GAZLI BEBEKTE NELER YAPILABİLİR? Anne ve babanın sakin olması, bebeğe şefkatle ve güvenle yaklaşması Aşırı sıcak veya soğuk ortam oluşturulmamalı, Dar ve sıkıcı veya üst üste giysiler giydirilmemeli, Besinler hazırlanırken hijyen (temizlik) kurallarına uyulmalı, Bebekler hep aynı pozisyonda yatırılmamalı, yan olarak veya karın üstü yatırılmalı (karın üstü yatırılırken bir kişinin bebeğin yanından ayrılmaması gerekiyor), Karnına ve ayaklarına ılık bezler konulmalı, Her beslenmeden sonra en az yarım saat ve en az iki kere "Gark" edene kadar gazı çıkartılmalı, Bebeğe okşayarak ve severek güzel sözler söylenmeli, Sinirsiz olduğu bir zamanda bebeğe uygun masaj yapılmalı,
Gereğinden fazla emdirilmemeli,
gereksiz yere ek besinler verilmemeli,
Rezene çayı ve anason verilebilir.
Doktorunuza görünmeli ve onun önerilerine uymalısınız

yeni dogan


Yeni Doğan - İlk Gün
Telaş, heyecan, mutluluk ve endişelerin en fazla olduğu bir gündür.
Böyle bir günde, ister normal doğum olsun, ister sezaryen, annede ağrılar ve yorgunluk kaçınılmazdır. Herhangi bir ağrı çok şiddetliyse en çok "doğum sancısı gibi" tarif edilmez mi. Bu nedenle doğum günü, annenin de bebeği kadar yardıma ve bakıma ihtiyacının olduğu bir zamandır.
Bu durumdaki bir insandan, ancak bir kişi, kendisini kucaklaması, beslemesi ve bakması için yardım umabilir. O da dünyaya yeni gelen minik bir bebektir. Dünya tatlısı bebeğini gören anne, işte o anda, bütün yorgunluk ve ağrılarını bir anda unutur. Hayata dair mucize görmek isteyenler böyle bir duruma şahit olmalıdırlar.
Minik bebeğiniz de, hele normal doğumla gelmişse bir kaç saat yol yorgunluğu çekecektir. Hemen bütün bebekler doğumu takip eden ilk bir saat uyanıkken ardından yaklaşık iki ila dört saat süren bir yol yorgunluğu uykusu yaparlar. Bebeğin bu ilk bir saat içinde, hatta ideal olanı hemen doğar doğmaz annenin kucağına verilip emzirilmesinin sağlanması çok önemlidir. Çünkü bu uygulama anne sütünün yapımını uyaran ve bu yüzden kaçırılmaması gereken bir fırsattır. Uykuya daldıktan sonra o ilk yarım bir saatteki kadar memeyi iyi tutmayabilir. Bu da anneyi ve yakınlarını emdirememe endişesine sevk edebilir.
Yani demek istiyoruz ki sevgili anne, ne kadar yorgun ve ağrılı olursanız olun bu ilk saati ve ilk günleri gerektiği gibi değerlendirin. Bebeğiniz sizden tek bir şey isteyecektir; o da sevgiyle kucaklanmak ve anne sütü emmek. Yakınlarınız ve eşinizden, bebeğinizi emzirebilmeniz konusunda yardım isteyiniz. Çünkü siz ne istediğiniz gibi kalkabilir, ne de oturabilirsiniz. Ne yapın edin ve bu en zor gününüzde bebeğinizi sık sık emzirin.
Bebekler doğar doğmaz yaşadıkları her an, bulundukları ortama uyum sağlamaya ve adapte olmaya yönelik olarak, anne karnında başladıkları büyüme ve gelişmelerine devam ederler. Sizlerin gözleri önünde gerçekleşecek olan bu süreçte, o adeta her gün yeni bir gelişme göstererek sizi şaşırtacak ve mutlu edecek. İlk bakışı, ilk gülümsemesi, ilk hecesi dünyaların sizin olmasını sağlamaya yetecek. Yüzündeki bir an memnuniyetsiz bir ifade bütün neşenizi kaçırırken küçücük bir ağlaması kendinizi mutsuz ve çaresiz hissettirebilecektir. Hayatınızı büyük ölçüde etkileyip değiştirecek. İmkanlarınız ölçüsünde ona bakıp büyütürken cevaplanmasını istediğiniz bir çok sorunuz olacak. Ona olan sevginizden dolayı her öneriyi can kulağıyla dinleyip hemen yerine getirmeye çalışacaksınız.
Bebekler her zaman doğum doktorunuzun verdiği randevuya uymayabilirler ve beklenen günden daha önce yada sonra doğabilirler. doğum sonrası da her şey çok hızlı gelişir ve ne zaman, neyi, nasıl yapmanız gerektiği konusunda her gün daha fazla bilgiye ihtiyacınız olur. Bu arada çevrenizden de birçok tavsiye alırsınız. Tamamen iyi niyetle yapılan bu tavsiyelerin içinde bazen yapılması doğru olmayan uygulamalar da bulunduğunu ve sonuçta bebeğin sıkıntıya girdiğini görebilirsiniz.
İşte yapılmaması gereken hatalı önerilerden birkaç tanesi:
Yeni doğan bebeğe ;
üç ezan süt vermemek emzirmemek,şekerli su vermek,serum suyu vermek,reçelli ballı lokumlu emzik vermek,bebeği göbeği düşmeden yıkamak,tuzlamak,kundaklamak ...
Ne Yapmalıyız ?
Bebekler ve çocuklar yetişkin insanların küçük modelleri küçültülmüş halleri değildir. Her yaşın hatta ilk iki yıl içinde her ayın kendine özgü bedensel ve ruhsal işleyiş farklılığı vardır. Nasıl hamileliğin son aylarındaki fetus ilk aylardakinden farklılık gösterirse her yeni doğan bebek doğumdan itibaren de büyümeye ve gelişmeye devam eder. Yani yeni doğan bir bebeğe altı aylık hatta üç dört aylık bebeğe davranıldığı gibi davranılamaz aynı şekilde beslenemez.
İlk gün sağlık doğum hemşireniz bebeğinize Bir K vitamini enjeksiyonu ve bir de hepatit B aşısı enjeksiyonu yapacak, ayrıca gözlerine de iltihaplanmadan koruyucu bir ilaç damlatacaktır.
Hastaneden taburcu olurken size bir reçete verilecektir. Bu reçetede bebeğinizin göbek bakımı ile ilgili antiseptik solüsyon ve steril gazlı bez, bir de D3 vitamini olacaktır. Bunları nasıl uygulayacağınızı doktorunuz veya hemşirenize sorunuz.